İnsanız. Bazen koşar adımlarla hayatın peşinden giderken, bazen de o hayatın içinde kaybolmuş hissederiz. Bu yolculukta bizi ayakta tutan yalnızca bedenimiz değil, ruhumuz da. Tıpkı fiziksel ihtiyaçlarımız gibi, duygusal ihtiyaçlarımız da var. Şefkat, sevgi, anlayış… Bunlar olmazsa, gerçekten “yaşıyor” sayılabilir miyiz?
Duygusal bakım nedir?
Duygusal bakım, hissettiğimiz her şeyin farkında olmak ve onları anlamaya çalışmaktır. Kendi duygularımızı kabul etmek kadar, başkalarının duygularına da duyarlı olmayı gerektirir. Bazen bir dostun omzuna yaslanmak, bazen de aynada kendimize anlayışla bakmaktır. Kısacası, içimizdeki o hassas yanımıza hak ettiği ilgiyi göstermek.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini belki duymuşsunuzdur. O meşhur piramitte, sevgi ve ait olma ihtiyacı en temel basamaklardan biridir. Ve Maslow der ki, bu ihtiyaç karşılanmadığında bir boşluk hissederiz. İşte tam da bu yüzden, duygusal bakım hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Duygusal bakımın önemi
Bazen hayatın karmaşasında duygularımızı unuturuz. Unuturuz ama bedenimiz unutmaz. Sevgi, ilgi ve anlayış gördüğümüzde içimiz rahatlar, stresimiz azalır, hatta bağışıklık sistemimiz bile güçlenir. Ama tam tersi olursa? Yalnızlık, üzüntü ve depresyon kaçınılmaz olur.
Kendi deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gerçekten dinlenildiğimi hissettiğim anlar, ruhumun hafiflediği anlardır. Carl Rogers’ın dediği gibi, “Birinin sizi yargılamadan dinlemesi insan ruhunu iyileştirir.” Belki de bu yüzden, bizi gerçekten anlayan insanlara hayatımız boyunca bağlanırız.
Kendimize duygusal bakımı nasıl gösterebiliriz
Dürüst olmak gerekirse, bazen kendi duygusal ihtiyaçlarımı ihmal ettiğimizin farkında olmalıyız. Ama bu yazıyı yazarken, bunu değiştirmenin ne kadar önemli olduğunu anlatmak istiyorum. Size bir kaç basit uygulama:
- Kendime şefkat göstermek: Hata yapıyorum, evet. Ama bu hatalar beni kötü bir insan yapmıyor. Hatalarıma anlayışla bakmayı öğreniyorum.
- Duygularımı tanımak: Eskiden hissettiklerimi bastırmaya çalışırdım. Şimdi ise ne hissettiğimi anlamaya ve kabul etmeye çalışıyorum. Bu, kendimi daha özgür hissetmemi sağlıyor.
- Zaman ayırmak: Hayatın temposuna kapılıp kendime vakit ayırmayı unuttuğum çok oldu. Ama şimdi sevdiğim şeylere – bir kitap okumak ya da sadece dinlenmek gibi – zaman ayırmanın önemini daha iyi anlıyorum.
- Doğru insanlarla olmak: Beni gerçekten destekleyen ve bana değer veren insanlarla vakit geçiriyorum. Olumsuz ilişkilerin beni nasıl etkilediğini fark ettiğimden beri, bu konuda daha dikkatliyim.
- Ara sira kendimize kücük hediyeler yapmak
- Tek bedenimizi hissetmeye zaman ayirmak (Wellness/Spa/Gezi)
- Olana ve yasama sükür etmek; hayatimiz yasadigimizdan cok cok kötü olabilirdi.
Brene Brown’ın şu sözleri bu konuda bana hep ilham veriyor: “Kendimize şefkat göstermek, başkalarına da şefkat gösterebilmenin anahtarıdır.”
Sonuç
Hayatın içinde hepimiz bir şekilde yaralanıyoruz. Ama önemli olan, kendimize ve çevremize iyileştirici bir alan yaratabilmek. Duygusal bakım, insan olmanın en temel ihtiyaçlarından biri. Hem kendimize hem de sevdiklerimize şefkat ve anlayışla yaklaşarak bu ihtiyacı karşılayabiliriz. Yani, biz kendimize iyi (doyurucu) bir anne olabiliyor muyuz?
Victor Hugo’nun dediği gibi, “İnsan, kendisini seven bir kalbin ışığına her zaman ihtiyaç duyar.” Belki de birbirimize bu ışığı sunmanın yollarını aramalıyız. Çünkü sevgi ve anlayış olmadan, gerçek anlamda yaşamış sayılabilir miyiz?
Sevgiler, Sevilay Sentürk







Merhaba Sevilay Şentürk,
Konu: 17 Haziran 25 tarihindeki, telefon görüşmemiz! ( bizzat siz aradınız) Saat: 18:04 Süre: yaklaşık 1 saat! Kişi: şu an hoca nikahıyla evinizde barındırdığınız, güya herkese kocanız diye ilan ettiğiniz, SAHTEKAR ve DOLANDIRICI Dr. Erkan Çelik’tir!! Kendisi kesinlikle doktor değildir ki, size bunu konuşurken harfen bire bir söylemiştim!!!! Sizi tepeden tırnağa kadar aldatıp kandırmıştır/kandırıyor/kandıracaktır!! Sizi uyardım/uyardık, sırf sahtekara kurban gitmeyesiniz diye!! Siz ilk kurbanı değilsiniz hatta sizden önceleri de var henüz, son kurbanıda değilsiniz!! Şizofreni ve ağır diğer psikolojik tedavisi mümkün olmayan hastalığını kabul etmeyen bir Erkan Çelik’le, sizi sizin paranızla, hediyelere ve tatil seyahatlerine boğanla bakar körler gibi yaşıyorsunuz!! Yazık diyorum, Sevilay hanım, size. Sizden, çocuklarım adına, o sahtekarın size karşı çirkinlikjeri için özür dilemiştim!! Ama unutmayın, artık çocuklarımın AHINI aldınız ve bunu geriye almamız mümkün değildir!! Altını çizmek istiyorum ve tastikliyorum: onu geri alma diye bir niyetim kesinlikle olmadı olmayacaktır!! Uzun zaman evvel, bitirdim herşeyi ve o yastığa asla başımı, böyle belden aşağı, ağzı gözü pisliklere bulaşmış, bir Erkan Çelik’le , koyacağımı mı düşündünüz.. hayır rahat olun!! Siz zaten bunları öğrendikten sonra, koydunuz doktoru, kapıya bavullarıyla birlikte, hemen tekrar onun yalvarışlarına korkunç hikayelerine inandınız!! Keşke bana, görüşmemizde, ben onu böyle kabul ediyorum deseydiniz, o vakit tükürdüğünüzü yalamanıza gerek kalmazdı!! Dürüst insana saygı duyarım fakat dürüstlük her yiğidin harcı değildir!! Sizin bu kararınız, bilgeliğinizin değil, kendinize olan güvensizliğinizin göstergesidir!! O kaleminizi elinizden atınız, emeklerinizi böylelikle sarf ettiğiniz için, hakikaten üzülmeniz gerekiyor!!
Nasıl tanıştınız: Nisan 25 tarihinde, Düsseldorf’da, bir doğum gününde sizinle tanışarak, 2 gün içerisinde sizi yalnız yaşayan bir kadın olarak, arkası desteksiz, yaşlı bir anne ve babanın kızı olarak, fakat ayakları üzerinde duran ve evvela sıkıntılı bir aşk hikayesi geçirmiş biri olduğunuzu ( sizden öncede kurbanlarına hoca nikahı kıymıştır manipülasyon yaparak) çok önceden bilerek sizin kanınıza girmeyi bu yoldan başarmış ki, hemen ardından hoca nıkahını sizinle gerçekleştirmiş oldu!!
Ben Kimim: henüz ve bugüne kadar 23 senedir, iki çocuğumuz olan ( ne yazıkki) resmî nikahlı karısıyım!! Bilginiz olsun!!
Not: bir sıkıntınız olduğunda, ki doktor sizi, her gün sizin evinizden, kendisini korumak için gerek gördüğü MASKEYİ takar ve öylece çıkar, bu numaradan ulaşabilirsiniz bana: 0178/4581708!!
Sonuç: Sevilay Şentürk, ikinize mutluluklar diliyorum..
Saygılarımla
Songül Çelik