Gastronomi söyle tanımlanır; gastronomi sadece yeme içme sanatı olmayıp, yiyecek ve içecek ile ilişkili her bileşenin bilim, sanat ve kültürle olan etkileşiminden oluşmaktadır. Bu yönüyle gastronomi geniş bir alanı kapsamaktadır. Turizm de bu alanlardan birisi olup, özellikle turizm destinasyonundaki yerel mutfağa turistlerin ilgisinin artması, restoran yönetimi ile ilgili araştırmaların çoğalması, beslenme alışkanlıklarının, gıda bilimi ve güvenliğinin turizm endüstrisinde önem kazanmasıyla gastronomi ile turizm sıkı bir ilişki içerisinde olur.
Tam da bu anlamada şehirlerimizin gastronomiye katkısı ve geleneksel gastronomi alışkanlıklarıyla bu alışkanlıkları şehirdeki gelişen gastronomi altyapısına destekleri konusunda neler olabileceği üzerine bir araştırma yaparken, gördüğüm şehirlerin başında Zonguldak geldi Zonguldak kendine has kültürü, Karadeniz’in mutfağı ile birlikte, milattan önce 2500 yıl önceye kadar uzanan zengin bir tarihe sahip olan Zonguldak 15 yüzyıldan itibaren Osmanlı ile yani Türklerle tanışıyor. Dolayısıyla geçmişin birikimi ilekültürel karışımla, muhteşem sağlıklı yemekler ortamı oluşmuş Zonguldak’ta.
Unutmayın Zonguldak sadece bir madenci şehri değil, Zonguldak aynı zamanda Karadeniz şehri ve Muhteşem Karadenizin doğası, iklimi ve “Kocaman plajı”ndan başlayıp “Kızılum Plajın”a kadar uzanan bakir ve eşsiz sahillerine sahiptir.
Dünyada gastronomi şehirlerini bir incelediğinizde en önemli özelliklerinin başında hem turistik ve görülecek yerlerinin olması, hem de gastronomi kültürünün geçmişe dayalı olması, kültürün günümüzde kullanılıyor olabilmesi ya da günümüzde değerlerin korunuyor, sahip çıkılıyor olması gerekmektedir. Yeme içme de kullanılan ürünlerin tüm ham maddelerin o bölgede üretilen ürünlerden olması en önemli şartlardandır.
Zonguldak yöresinin özelliğini göz önünde bulundurduğumuzda çok engebeli bir yapıya sahip olduğunu görürüz. Dik yamaçları, engebeli arazisi nedeniyle ekilecek toprak olarak düz arazileri de vardır ve en küçük toprağı bile değerlendirmeyi ve ürün yetiştirmeyi başaran az şehirlerimizdendir. Engebeli coğrafi yapı, sebze ağırlıklı bir yemek kültürünün oluşmasını sağladığı gibi bu kültür günümüze kadar devam etmektedir.
Türk mutfağı denince akla her ne kadar et ürünleri, kebap, döner ve hamur tatlıları gelse de gerek Anadolulunun zengin geçmişi, coğrafi kültürel farklılıklar, bu farklılıklardan kaynaklanan ve geleneksel gastronomide kullanılan ürün çeşitliliği, ülkemizde henüz keşfedilmemiş muhteşem lezzet yolculuğu imkânı tanınmaktadır.
Gelişen ve değişen tüketim ve seyahat alışkanlıkları ile, özellikle COVID 19 sonrası daha da önem kazanacak doğaya dönüş, sürdürülebilirlik ve kalabalıklardan kaçış anlayışı, yeni deneyimlere ve gelişen alternatif turizmin gastronomi ile ilerlemesine vesile olacaktır.
Zonguldak’a gelirsek bugün size Zonguldak’ın gezilecek görülecek yerlerinden bahsetmeyeceğim. Ama şunu diye bilirim ki, Zonguldak’a giden bir gezgin en az üç gün unutamayacağı muhteşem deneyimler elde edeceği gibi Zonguldak’ın Vegan ağırlıklı mutfağından da doyumsuz lezzetlerle tanışacağını garanti ederim.
Ne yapmalı Zonguldaklı,
Öncelikle devşirme bütün ürünlerden kurtularak gelecek gezginlere gerçek ilk baharda başlayan leziz ve her derde deva “Zıbıt otu”nun geleneksel ve günümüz lezzetleriyle gezginlere kazandırılması, şehrin Vegan bir gastronomi şehri altı yapısı var bunu kurumsal ve sürdürebilir bir standarda getirilebilmesi için başta Özel sektör, STK lar, Yerel yönetimler, Ticaret odaları ve Kalkınma ofislerinin Gastronomi, Turizm uzmanları, Sosyologlar ve profesyonel tur operatörleri, otelcilerle birlikte Gaziantep’teki lokal tecrübeden faydalanarak, Dünyada Vegan gastronomileri ile ünlenen Vancover, Torino, Bankok şehirleri gibi gerekli alt yapıyı yapıp. Festival ve özel günler ile önce yerli Turiste sonra Avrupa ve dünyaya tanıtarak, sadece çiftçilik ve madencilik kıstasına sıkışmış ve büyük göçler vermiş, dünyanın en güzel şehirlerinden olabilecek ZONGULDAK’ı sürdürülebilir bir şehir ve torunlarımız güzel bir miras bırakabiliriz.
Haydi Zonguldaklılar ve Zonguldak sevdalıları göreyim sizi.
Orhan Genceli