Değerli vatandaşlarımız,
Sevgili Alman dostlarımız,
Bugün, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde çok ağır koşullar altında verilen bağımsızlık mücadelesinin kazanılarak milli egemenliğin tesis edildiği Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97’inci yıldönümünü büyük bir gurur ve mutlulukla kutluyoruz.
Dünyayı saran COVID-19 pandemisi nedeniyle, bu sene geleneksel 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kabul törenimizi maalesef gerçekleştiremiyoruz. Bu nedenle, tüm vatandaşlarımızın bu özel gününü sosyal medya üzerinden kutlamayı arzu ettik. Bu vesileyle, sözkonusu pandemiden dolayı hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, hasta olanlara ise acil şifalar diliyoruz.
Toplam 10 yıl süren Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşından sonra ekonomisi ve mali yapısı çöken, halkı salgın hastalıklardan kırılan ve okur yazar düzeyi düşük olan 13 milyonluk bir ülkeden, bugün Türkiye Cumhuriyeti 83 milyonluk genç ve eğitimli nüfusu, sağlam altyapısı ve gelişmekte olan ekonomisiyle güçlü bir ülke haline geldi. Bunun değerini iyi bilmeli ve gelecek nesillere daha müreffeh bir ülke emanet etmek için daha fazla çalışmalıyız.
Cumhuriyetimizin bu düzeye ulaşmasında emeği geçen, başta büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, devlet büyüklerimize minnet ve saygılarımızı sunuyor, tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyoruz.
Sayın vatandaşlarımız,
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini kendisine rehber edinen Türkiye, uluslararası sorunların çözümü için her zaman diyaloğu ve diplomasiyi önceleyen bir yaklaşım benimsemektedir. Ayrıca, “Girişimci ve İnsani Dış Politika” anlayışıyla, halihazırda ülkemizde 4, İdlib’de 3 olmak üzere toplam 7 milyon Suriyeli göçmene yardım etmek suretiyle, bu alanda örnek bir davranış sergilemektedir. Keza, COVID-19 salgını ile mücadele kapsamında bugüne kadar 150’den fazla ülkeye tıbbı malzeme sağlayan Türkiye, uluslararası insani yardımlar bakımından dünyanın en büyük bağışçı ülkesidir.
Öte yandan Türkiye, güçlü ordusu ve savunma sanayisiyle bölgesinde bir istikrar unsuru olmaya devam etmektedir. Ülkemiz, bir yandan meşru hak ve çıkarlarını
müdafaa ederken, bir yandan da güvenliğini tehdit eden DEAŞ, PKK/PYD/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı kararlı mücadelesini sürdürmektedir.
Değerli vatandaşlarımız,
Zaman zaman iniş çıkışlar yaşansa da, Türkiye ile Almanya arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerimiz yoğun şekilde devam etmektedir. Hiç şüphesiz,
yaklaşık 60 yıl önce Almanya’ya gelen Siz değerli vatandaşlarımız, ilişkilerimizin önemli bir boyutunu teşkil etmektesiniz.
Sizler, bir yandan çalışarak-üreterek Almanya’nın ekonomisine, bir yandan da kurduğunuz dernekler ve gerçekleştirdiğiniz çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle
Almanya’daki toplumsal hayata ve barışa önemli katkı sunmaktasınız. Bu vesileyle, bir kez daha gönüllü çalışmalar yürüten cami, kültür, eğitim, veli, öğretmen, spor ve Türk – Alman dostluk derneklerine, ayrıca din görevlilerimize ve öğretmenlerimize bir kez daha teşekkür ederim.
Diğer taraftan, Almanya’daki Türk toplumu olarak ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi gibi sorunların mevcudiyetine rağmen, her iki topluma da
aidiyetinizi ve sevginizi yitirmeden başarılı bir uyum örneği göstermektesiniz. Bugün, COVID-19 aşısını geliştirmekte olan BioNTech firmasının kurucuları Prof.
Dr. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci örneğinde olduğu gibi, Türk toplumu içerisinde başarılı bilim insanları, siyasetçi, iş insanları, sanatçı ve sporcularımızın
yetiştiğini mutlulukla görüyor ve gurur duyuyoruz.
Bununla beraber, gerek ülkelerimiz gerekse toplumlarımız arasında ilişkilerin sürdürülmesi bakımından hepimize önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu hususta,
her zaman diyalog kanallarının açık tutulması ve önyargılardan uzak, güvene dayalı, eşit göz hizasında ilişkiler geliştirilmesi önem arzetmektedir. Öte yandan, Almanya’da yetişen gençlerimizin, kendi kültür ve değerlerini kaybetmeden, Almanca ve Türkçe’yi hem yazılı hem de sözlü olarak çok iyi derecede öğrenmelerinin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Bu konuda hep birlikte daha fazla gayret göstermeliyiz.
T.C. Münster Başkonsolosluğu olarak, bugüne kadar olduğu gibi bir yandan görev bölgemizdeki vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerini korumaya, diğer taraftan da Türk-Alman ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sunmaya devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, Başkonsolosluğumuz personeliyle birlikte tüm vatandaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını bir kez daha içtenlikle kutlar, bu
özel günümüzde bizlere güzel dileklerde bulunan Alman dostlarımıza da teşekkür ederim.
“Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti,
Yaşasın Türk – Alman dostluğu”
Sağlıcakla kalın.