2 Şubat günü doodle’deki bir paylaşım hepimizi heyecanladırdı ve Dr. Safiye Ali hanımefendiyi gündemimize oturttu.
Dr. Safiye Ali hanımefendiyi daha önce bazı kitaplarda okumuş, fakat pek ilgilenmemiştim. Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın hekimesi, kadın hareketini başlatan bir hanımefendi olduğunu biliyordum sadece.
2 şubat gecesi Emre Güleç beyin bir paylaşımı gece vakti beni heyecanladırdı ve saat 23:20 de kendisini aradım ve ’’Başkanım, bu konuyu gündeme taşıyalım’’ dedim. Ertesi gün bir canlı yayın yaparak konuyu sosyal medya adresimizden duyurduk.
Sayın Başkonsolosumuz Şener Cebeci’nin teşvikleriyle Emre Güleç harekete geçmiş ve mezar yerini tesbit etmek için girişimler başlatmıştı. Önceki gün ’’Mezar yeri tesbit edildi’’ diye bir paylaşım yapılınca biz yine sözleşip buluştuk ve mezarlığa doğru hareket ettik. Mezara doğru yürürken, beynimde onlarca soru işareti cirit atıyordu.
Acaba gurbet elde bizimde sonumuz da böyle olurmu?
Sorusuna cevap bulamıyordum.
Mezarın olduğu yere geldik. Sadece iki odun kazık, bir birkaç çiçek ve isim yazılı bir kağıt.
Bu bile benim için önemliydi. Burada gurbet elde vefat etmiş bir Türk yatıyordu. 70 yıllık bir ölü toprak olmuştu ama adı yaşatılacaktı.
Evet. Devletiniz varsa, güçlüyse, size sahip çıkacak idealist insanlar varsa, dünyanın neresinde olursanız olun. Ölümüzede dirimizede sahip çıkacak birileri mutlaka vardır.
Ölümüze sahip çıkan bir devleti anlattık birde dirimize sahip çıkan bir devlete örnekler vererek yazımı tamamlamak istiyorum.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin Suriye’deki terör odaklarına yönelik operasyonunu protesto eden bölücüler tarafından dövülüp hastahanelik edilen bir vatandaşımız vardı. Hastahaneyi tesbit etmiştik ve Başkonsonsolosumuz Essen’den, ben Dortmund’dan yola çıkarak Lüdenscheid’da bir hastahanede buluştuk ve hastayı ziyarete girdik. Sayın Cebeci’nin, ’’Develetimiz yanınızda’’ diye vatandaşımızı teselli etmesi beni son derece etkilemişti. Aynı olayı yıllar önce, Hagende bir seyahat acentasına yine bölücüler tarafından molotof kokteylli saldırısı sonucunda gece saat 02:00 de Hagen şehirne gelen Muhnis Dirik beyefendiyle yaşamıştım. Kendisine bilgi vermemek için kaçamaklar arayan sivil polise, ’’Sana bu soruyu Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak soruyorum, bana derhal cevap ver yoksa eyalet içişleri bakanını arayacağım’’ demesiyle polis memurunun adeta elinin ayağının dolaştığına şahit olmak beni nasıl gururlandırmıştı anlatamam.
Gurbetteyiz diyoruz ama artık gurbet kavramı miyadını tamamladı. Biz artık ’’Avrupa Türkleriyiz’’ ve arkamızda güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti ve var.
Ölümüzde, dirimizde emin ellerde.
Allah devletimize zeval vermesin.