Benlik Kaybı ve Sahte Uyum: Bir İlişkinin Dönüşüm Hikâyesi
Bir gün karşınıza bir adam çıkıyor. Tanışıyorsunuz. Önce empati doğuyor, sonra sempatik bir yakınlık oluşuyor. Zamanla birbirinizi daha iyi tanıyorsunuz ve bir ilişkiye adım atıyorsunuz. Başlangıçta uyumlu olduğunuzu düşünüyorsunuz. Birbirinize destek olacağınıza, hayatın zorluklarını birlikte aşacağınıza inanıyorsunuz.
Ancak zaman geçtikçe fark ediyorsunuz ki, uyum sandığınız şey aslında tek taraflı bir kabullenmeye dönüşüyor. Onun beklentilerine göre şekilleniyorsunuz. Kendi alışkanlıklarınızı, önceliklerinizi, hatta hayallerinizi geri plana atıyorsunuz. Onun hayatını olduğu gibi kabul ediyorsunuz: Çocuklarını, stresli iş hayatını, bitmek bilmeyen sorumluluklarını. Ona destek olabilmek adına kendinizi unutuyorsunuz.
Bir noktada, onun hayatının bir parçası olmuş ama kendi hayatınızı kaybetmiş gibi hissediyorsunuz. İlgi alanlarınız, sınırlarınız ve hatta öz değeriniz silinmeye başlıyor. İşte tam da burada Paul Celan’ın sözü anlam kazanıyor:
“Ben ancak ben olduğum müddetçe sana dönüşebilirim.”
Ancak kendi benliğimizi koruyarak bir başkasına gerçekten yaklaşabiliriz. Bir ilişkide kendimizi tamamen bırakıp, karşımızdaki kişinin hayatına uyum sağlamak adına benliğimizi kaybettiğimizde, sahte bir uyumun içine gireriz. Bu durum, hem bireyin hem de ilişkinin sağlığı açısından tehlikelidir. Çünkü gerçek sevgi ve bağlılık, bireyin özgünlüğünü koruyarak gelişir.
Bu tür bir ilişkinin sonucunda, kendiniz olmaktan çıkıp, sadece partnerinizin hayatına hizmet eden bir figüre dönüşebilirsiniz. Ancak sağlıklı bir ilişkinin temeli, karşılıklı saygı, bireysel sınırlar ve bağımsız bir benlik anlayışı üzerine kurulmalıdır. Kendinizi kaybetmeden, kendi değerlerinize sahip çıkarak bir ilişki içinde olmalısınız. İşte ancak o zaman gerçek bir bağ kurabilir ve sevgiyle dönüşebilirsiniz.
Peki bir ilişkide sağlıklı bir bağ nasıl kurulmalı?
Gerçek ve sağlıklı bir bağ kurmak için, ilişkide şu unsurların bulunması önemlidir:
- Partnerinizle hislerinizi, düşüncelerinizi ve beklentilerinizi net bir şekilde paylaşmalısınız. Açık iletişim, yanlış anlamaları ve kırgınlıkları önler.
- İlişkide kendinizi kaybetmemek için kişisel sınırlarınızı belirlemeli ve bunlara saygı duyulmasını sağlamalısınız.
- Karşınızdaki kişinin duygularını ve bakış açısını anlamaya çalışmak, ilişkinin daha sağlam bir temele oturmasını sağlar.
- Ortak noktalar bulmak ve birlikte geleceğe dair planlar yapmak, bağı kuvvetlendiren unsurlardandır.
- İlişki içinde olmak, bireysel kimliğinizden ödün vermek anlamına gelmez. Kendi ilgi alanlarınıza, hobilerinize ve arkadaşlarınıza zaman ayırarak hem kendinizi hem de ilişkinizi daha sağlıklı bir noktaya taşıyabilirsiniz.
- Zor zamanlarda birbirinize destek olmak, yalnızca mutlu anlarda değil, hayatın her anında birlikte olmayı gerektirir.
Sonuç olarak, uyum adı altında benliğimizi yok etmek, ilişkilerde uzun vadede mutsuzluk getirir. Kendi kimliğimizi koruyarak, sağlıklı sınırlar çizerek ve karşılıklı dengeyi sağlayarak kurulan ilişkiler, gerçekten doyurucu ve kalıcı olabilir.
Unutmayalım ki, ancak kendimiz olarak kaldığımız sürece başkalarıyla gerçek bir bağ kurabiliriz.
Sevgilerimle
Sevilay Şentürk
