Kıymetli NRW Gündem Gazetesi okuyucuları,
İlk yazımda sizlere son günlerin en çok konuşulan konusu olan “Anadilimiz Türkçe için yapılan çalışmaların kalıcı ve sağlam temellere oturtularak gelecek nesillere aktarılması” ndan bahsetmek istiyorum.
Konuya girmeden önce beni tanımayanlar için kendimi sizlere kısaca tanıtayım: 53 yaşındayım, 24 yaşında Almanya’ya geldim ve üç yetişkin çocuk babasıyım. NRW Eyaletine bağlı Essen kentinde yaşıyorum ve kendi aile girişimimiz olan tam bağımsız, kamu yararına çalışan bir eğitim kurumunun yöneticiliğini yapıyorum. Geniş bir ekiple Essen’ de binin üzerinde çoğunluğu göçmen kökenli çocukların eğitim başarısı için çeşitli aktivitelerle katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda NRW Üstün Hizmet Madalyası sahibi ve Almanya Türk Toplumunun “Eğitim Elçisi” yim. Geç yaşta “İthal Damat” olarak Almanya’ya geldim ve Almanca öğrenmem haliyle biraz uzun zaman aldı. Burada dünyaya gelen üç çocuğumuzla da sadece Türkçe konuştuk. Bugün itibariyle üç çocuğumuzun Türkçe’sinin iyi seviyede olduğunu gururla söyleyebilirim. 2000 yılından itibaren veli derneklerinde, çeşitli platformlarda bir şekilde anadilimiz Türkçe için yapılan çalışmalara elimden geldiğince katılıyor ve destek veriyorum. Şu anda da, Almanya’ da anadili mücadelesi deyince ilk akla gelen kuruluşlardan biri olan Kuzey Ren Vestfalya Türk Veli Dernekleri Fedarasyonunun başkan yardımcılarından birisi olarak gönüllülük esasında çalışıyorum. Son yıllarda Almanya genelinde, tüm olumsuzluklara ve engellemelere rağmen özellikle anadillerinin sistem içerisinde kalabilmesi, gelişebilmesi için büyük bir gayret gösteriyor, anadilin hak ettiği yere gelebilmesi için yeni stratejiler geliştirmeye çalışıyoruz.
Kıymetli Okuyucular,
Eğitimle uğraşan bir kurumun yöneticisi olmak ve geniş bir ekiple binin üzerinde çocuğu desteklemek ancak profesyonel bir yapıyla olabilmektedir. Anadilimizin geleceğini güvence altına alabilmek, bundan sonraki nesillere en büyük kültürel kimliğimizi aktarabilmek için, bu alandaki mücadelenin amatör ruhundan uzaklaşmadan profesyonel bir yapıya kavuşmasının gerekli ve kaçınılmaz olduğunu, beş yıldır bu alanda kazandığım tecrübelerimin sonucu olarak birkaç aydır çeşitli platformlarda da dile getirmeye çalışıyorum. Bu mücadelenin başarıya ulaşmasının bir “Vakıf” (Stiftung) kurulması ile daha sağlıklı olacağı ve anadilimizi daha ileriye götüreceği inancındayım.
Kıymetli okuyucular,
Vakıfla ne yapılabilir sorularını duyar gibiyim. Özetle açıklayayım:
– Almanya’da vakıflar devlet kontrolünde ve oldukça saygın durumdadırlar.
– Kurulacak bu vakıfla anadilin, doğal çok dilliliğin bu topluma katacağı artıların daha iyi bir şekilde bilimsel olarak sunulabileceği inancındayım.
– Bu vakfın zamanla bir araştırma merkezi konumuna geleceğine inanıyorum. Ortaya konulacak olan araştırma sonuçları da referans kaynağı olarak akademik çalışmalarda yer alacaktır. Bu referanslar lobi faaliyetleri için en büyük temeli teşkil edecektir.
– Bu vakfın Almanya’ da sayıları neredeyse yüz binleri bulan iş insanlarımızın katkılarıyla sağlam bir mali yapıya kavuşacaktır. Anadilimizin kuvvetli olması, bu iş insanlarımızın ticaretlerinin gelişimi için de önemlidir.
– Bu vakıfla en azından toplumu oluşturan çeşitli grupları bu platformda “Anadilimiz” konusunda ortak bir noktada buluşturmanın daha kolay olacağını düşünüyorum.
– Bu vakfın var olan çeşitli destekleme fonlarından daha kolay kaynak bulabilecektir.
Bu saydıklarıma daha bir çok olumlu noktayı ekleyebiliriz.
Velhasıl bu şekildeki bir kurumsallaşmanın bu yoldaki çalışmalara daha bir ivme kazandıracağına inanıyor, bu zamana kadar dar bir çerçevede kısıtlı imkanlarla sürdürülebilen bu onurlu mücadelenin daha başarılı olacağına inanıyorum.
Sonuç olarak önerilerim, özellikle anadil Türkçemiz konusunda çalışmalar yapan kuruluşların öncülüğünde vakıf kurulması konusunda uzmanların da bulunacağı bu girişimin en kısa sürede başlatılması, bir komisyon kurulması, bu yazıyı okuyan iş insanlarımızın yapabilecekleri katkıları şimdiden düşünmeye başlamaları, bu yazıyı okuyan kıymetli hemşirelerimin de “Bu taşın altına ben elimi nasıl koyarım?” diye kafa yormalarıdır. Maddi ve manevi şahsım olarak ilk taşı koymaya hazır olduğumu huzurlarınızda ifade ediyor ve bu konuda sizlerin de önerilerini bekliyorum.
Son olarak içinde bulunduğumuz Şubat ayı ortaokullara kayıtların yapıldığı bir dönemdir. Tüm velilerimize okul tercihlerinde duyarlı olmalarını, anadilimiz Türkçe dersi için kayıt esnasında talep formunu doldurmalarını ve herhangi bir sorunla karşılaştıklarında en yakın bir veli derneğine ya da Konsolosluklara başvurmalarını önemle hatırlatmak isterim.
Bir başka yazıda buluşmak dileğiyle…
Turgay Tahtabaş
Eğitim Gönüllüsü