Almanya’nın en büyük eyaleti Kuzey Ren Vestfalya’da karneler bugün veriliyor. Bununla birlikte yaklaşık yedi haftalık yaz tatil başlıyor. Kimi çocuklar sevinirken, kimileri de üzülecektir. Her ne kadar karnedeki notlar öğrencinin bir ders yılındaki başarısının sonuçlarını not olarak yansıtmış olsa da onun çok başarılı veya çok başarısız olduğunu göstermez.
Çocuklarımızın okul başarısı bir yılla sınırlı değildir. Başarı, süreklilik ister. Özellikle de değişik okullardaki bitirme dönemleri önemlidir. Örneğin ilkokullarda 4. sınıf sonunda alınan karne ile çocuğun gelecekteki yönü belirlenir. Çocuğun ilkokulu iyi bir derece ile bitirmesi, onun 4. sınıftaki başarısıyla ölçülemez. Daha alt sınıflardaki başarılar, çocuğu yavaş yavaş sonuca götürür. Karnesinde iyi not ortalaması olan çocukların okul seçme şansı da artar. Yine 10. sınıfı iyi notlar alarak bitiren gençlerimizin, üst sınıflara geçip lise bitirme şansını artırır.
Karnelerdeki notlara bakarak, kısa süreli övmek veya eleştirmek çocuğu başarıya götürmez. Onun başarılı bir okul yaşamı sürdürmesi için, çocuğa sürekli eşlik etmeliyiz. Başarılı öğrenciler yetiştirmek: Öğrencilerimiz tüm dersleri aynı tempo ve zaman içerisinde öğrenemeyebilir. Çocuğumuzun eksikliğini görerek, ona destek vermeliyiz. Bazı anne/babalar çocuklarına söyledikleri: “Ben senin yaşındayken sınıfımın birincisiydim…” ya da “Benim ailem bana destek olmadı, yoksa okul birincisi oldurdum…” gibi sözler çocuğun başarılı olmasını teşvik etmez, tam tersine onda yılgınlık, moral bozukluğu yaratır. Çocuklar bazı derslerde üstün başarı gösteriyorlarsa onu kesinlikle övmek gerekir. Başarısız olduğu dersleri de bir şekilde öğrenmesi için yardıma ihtiyacı olduğu konusunda ikna etmeliyiz.
Çocuklarınızı başka çocuklarla kıyaslayarak, küçük düşürücü durumda bırakmayın. Unutmayın ki hiç bir çocuk gönüllü olarak ve de isteyerek kötü not almaz. Elinden geldiği kadar iyi not almak için çaba göstermiştir. Belki derse yeteri kadar zaman ayıramamıştır, belki sınav sırasında heyecan yapmıştır; bu durumda kendisiyle mutlaka konuşup ona yol göstermeliyiz.
Tatil beynimizin, vücudumuzun dinlenme zamanıdır. Öyleyse çocuklarımızın beyinlerini tatillerde yormayalım. Onların zevk aldıkları şeyleri yapmalarına izin verelim. Bırakalım çocuklar çocukluklarını yaşasınlar. Onları yetişkin gözüyle değerlendirmeyin, onlar çocuktur.
Çocuklarımız hangi kitapları okumalı? Şimdi o kadar çok yayın var ki. Çocuklar hangisini okuyacak? Seçmek çok zor diyeceksiniz. Çocuğunuz okumadan önce bir göz atmanızda fayda var. Hatta zaman buldukça kendiniz de çocuk kitabı okuyun. Hoşunuza da gider doğrusu. Çocukların dünyasına giren yetişkinler, çocukları daha iyi anlar, daha iyi iletişim kurar. Çocukların kitap okumayı sevmesinde en önemli etken yaş ve seviyesine uygun kitapların okutulmasıdır. Onların ilgi alanlarına yönelik kitaplar verilmesi, çocuklar tarafından bu kitapların sevilerek ve istekle okunmasını sağlayacaktır. İlkokul çağındaki çocukların “okuma bilgileri” ilköğretim boyunca değişim göstermektedir.
- Birinci sınıfın ikinci döneminde ve ikinci sınıfta hayvan masalları, çocuk – hayvan dostluğunu içeren öyküler, masallar,
- Üçüncü sınıfta kahramanı çocuk olan macera dolu kitaplar
- Dördüncü ve beşinci sınıflarda kahramanlık serüvenleri; buluşlar yapan; araştırmaya yönlendiren öykülerin okutulması yararlı olur. Bu tatilde, seçtiğiniz kitaplardan birinden başlatırsınız okumaya.
SORUN ODAKLI VE GERÇEKÇİ KİTAPLAR
Babamın Gözleri Kedi Gözleri / Sevim AK Aslanlarını Arayan Çocuk Hirbel /Peter Hartling Büyükanne / Peter Hartling İhtiyar John /Peter Hertling Lollipop / Christine Nöstlinger Sen Bir Kızılderilisin Hennes / Janosch Uçan Sınıf / Erich Kastner akıcı bir dille anlatılıyor. Hepinize zevkli okumalar ve iyi tatiller diliyorum.
Sevgilerimle…
Celal Aydemir
Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı