Genelde çocuk doğduktan sonra büyüdükçe çevremizdekiler tarafından hep şöyle bir tabir
kullanılır, aynı annesine benziyor, ya da aynı babasına benziyor. Bu tabirler genetik manada
kullanıldığında anlam kazanıyor tabiki, ancak mizaç manasında kullanıldığında biraz tuhaf
buluyorum; Neden mi?
Çünkü bir çocuk doğduğu ilk andan itibaren anne-babaya bağımlıdır ve çevresinde ilkokul
dönemine kadar sadece ebeveynleri olduğu için, dolayısıyla çocuğa her şeyi öğretecek olan
da annesi ve babasıdır. Doğrudan ya da dolaylı olarak çocuk onlardan gördüklerini doğru
bilir, bunun sonucunda da belli bir zamandan sonra otomatik olarak onlar gibi davranmaya
başlar. Ve aslında çocuk tarafından sergilenen, çevresi tarafından da ‘aa bu huyu aynı
annesi ya da aynı babası gibi’ diye adlandırılan davranışların tümü benzemekten de ziyade
‘yetiştirilmiş’ olmaktır.
Gelin şimdi bir de eksileriyle artılarıyla bu yetiştirilme kavramına bakalım. Daha doğrusu bir
çocuğa ebeveynlik yaparken, onu yetiştirmek mi, yoksa eğitmek miydi önemli olan?, ilk
olarak kendimize bunu soralım…
Cevap tabiki, yetiştirilirken eğitilmek. ‘E hepimiz öyle yapmıyor muyuz?’ diye soranlarınızı
duyar gibiyim. Çocuk eğitimi ve psikolojisine değer verenlerin böyle yaptığına eminim.
Ancak çevremize dikkatli baktığımızda, birçok ailenin çocuklarını eğitmeden yetiştirmiş
olduğuna şahit olabiliriz.
Peki bir çocuk için eğitilmek neden bu kadar önemli?
Zannediyorum bunu en iyi şu şekilde açıklayabilirim; bir çiçeği düşünelim. Toprağı aldığı
yağmurdan doğası gereği kendiliğinden büyür. Onu asıl ayakta tutacak olan toprağının
bakımı yapılmadığında ise, ya toprağı kurur ya da çürür. Çocuk yetiştirmek de buna benzer
işte, karnını doyurduğunuzda ve tüm fizyo-biyolojik ihtiyaçlarını karşıladığınızda çocuk büyür,
yetişir. Ama önemli olan ve ona değer katacak şey, onu yetiştirirken eğitebilmektir. Çünkü
bugünün çocuğu yarının işvereni, çalışanı, annesi, babası, kısacası toplumda yer alacak
bireyidir. Zannediyorum çocuk yetiştirmede en çok gözden kaçırılan noktadır burası; Çocuk
hep ‘çocuk’ olarak kalacakmış gibi. Halbuki bugün tüm olumsuz yönlerinden yakındığımız
kişiler de dünün çocuklarıydı.
O zaman sorulacak soru şudur bu noktada: Eğitmek için de eğitim gerekli midir?
Evet, ancak buradaki eğitimden kastım, okul okuyarak kazanılan mesleki edinimden de
ziyade, insanın önce bu hayattaki değerlere karşı kendini eğitmesi ve bu değerlerin önemini
kavraması. Yani önce kendini, doğayı, insanları ve hayvanları sevmesi, saygı duyması,
hoşgörü gösterebilmesi, ki daha sonra başka bir varlığa sevgi verebilmesi ve bu duyguları
gerçek manada hissettirebilmesi ve çocuğa öğretebilmesi.
Bir çok şeyde olduğu gibi, çocuk yetiştirmede de formül budur zaten; bir değerin ne demek
olduğunu bilmeyen kimse karşı tarafa bir şeyler aktarırken, ya eksik aktarır ya da hatalı
aktarır.
Bu yazımdaki amacım çocuk psikolojisinin biraz daha ayrıntılarına değinmekti…
Ancak çocuk psikolojisi konusunda, çocuktan da önce o kadar konuşulması gereken derin ve
önemli konular var ki, bunlar dolaylı olarak gözükür ama aslında çocuğun psikolojisine direk
katkı sağlamaktadır. Ve bu katkıyı buradaki soruları siz değerli okuyucularımla beraber
sormak ve cevaplamak da, ebeveynlerin kendisine ve dolayısıyle de çocuklarına bakış
açılarında fark yaratacaktır.
Bir dahaki yazımda görüşmek dileğiyle…
Sağlıcakla kalın,
Kübra Keçeci
(instagram:kubraakececii)