30 Aralık 2020 Saat 07:30, tabiri caizse aldım sazı elime vuruyorum tellerine. Elimde ki tabii ki saz değil kalem ve kağıt. Masada yanan mumun yansıttığı ışık ile başlıyorum sizlere senenin son köşe yazısını yazmaya. Öncelikle yazılarıma değer verip bir nebze kendinizi bu yazılarda bulup okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Sürçü lisan ettiysek af ola. İnsanız neticede vardır elbet bizim de kusurlarımız, hoş görüle.
Bu yazımda 2020’yi değerlendireceğim, fakat doluya koyuyorum almıyor boşa koyuyorum dolmuyor. Seni hiç sevmedik 2020 bunu bilesin. Senin işin de zor biliyorum, her daim gelecekte senden kötü bahsedeceğiz. Çünkü sen çok can aldın, sevdiklerimizden uzaklaştırdın bizi, evlere hapsettin. Evet haklısın bizler zaten uzaklaşmıştık birbirimizden ama bizim için birilerini suçlu göstermek daha kolay bu yüzden tüm kinimizi sana kusacağız. Bizler sanki büyüklerimizin dizlerinin dibinden ayrılmıyormuşuz gibi, onlarla yeterli vakit geçirmememizin sebebini sana bağlayacağız. Çocukluğumuzda hafta sonu misafirden dolup taşan evlerimizin şuanki sessizliğini de sana bağlayacağız. Yok canım oyun bozanlık etme, ne demek siz zaten yalnızlaşmıştınız. Hiç de öyle değil bizim onlarca, yüzlerce hatta binlerce tanıdıklarımız var. Şöyle süslü püslü, kırışıklıkları giderilmiş bir de sahte gülüş kondurulmuş bir fotoğraf paylaşalım da gör kaç beğeni, kaç afilli yorum alıyor. Hem yalnız hissettiğimizi de nereden çıkarttın? Akıllı telefonlarımız var bizim, elimizden hiç düşürmediğimiz. Kim nerede, ne paylaşmış hemen haberini alır almaz yapıyoruz yorumumuzu. Hızımızı alamayıp tüm yorumları okuyup diğer yorumcularada lafları soktuk mu değme keyfimize. Birini üzmek, ya da kırmak mı? Önemli değil canım yazarız yine iki süslü laf alırız gönlünü. İşte değerli okurlar maalesef geldiğimiz nokta ne kadar kabul etmesek de bu. İnsan insandan uzaklaşmış haberimiz yok. Hayatlarımız sanallaşmış, eski dostlar, arkadaşlar, akrabalar tıpkı şarkıda ki gibi “Unutulmuş birer birer““. Gerçekten yalnızlaşmışız. Çocuklarla vakit geçirmeye geçirmeye baş başa kalınca ne yapacağımızı şaşırmışız. Çocukluğumuzda oynadığımız “kızma biraderler”, “tombalalar” toz tutmuş raflarda. Sadece 2020 de değil, yaşadığımız onca yıllar boyunca bir şeyleri es geçmiş, güzel anlar kaçırmışız. Sizleri bilmem ama ben rahmetli babamın çok eskiden Köln radyosunda sayın Yüksel Pazarkaya’nın haber sunumu esnasında biz çocuklara “çocuklar şııışt susun beş dakika, haberleri dinliyoruz” sözünü çok özlüyorum. Hafta sonu habersiz gelen misafirleri, bayramlarda boş kalmayan sofraları, yıl başlarında TRT’nin program eşliğinde hazırlanan o muhteşem kalabalık masaları çok özlüyorum. Birileri yeni eve taşındığında güle güle oturun’ları, ansızın yapılan doğum günü ziyaretlerini, hastalıkta arayan “senin için ne yapabilirim?” aramalarını, kısacası bizim örf ve adetlerimizi insan kalabilmeyi çok özlüyorum. Ya siz?
Peki yeni yıldan ne mi bekliyorum? 2021’in de işi zor bence. Bizler her ne kadar kuralları çiğneyip, sağlık bakanlığı ve yetkililerin uyarılarına rağmen söylediklerine uymasak da 2021 de bu koronavirüs illetinin bitmesini istiyoruz. Fakat her şeyi bir kenara bırakıp şunu idrak etmeliyiz ki, 2021 ne kadar umut dolu, yeni ve temiz olsa da, iş biz insanlarda bitiyor. Kurallara harfiyen hepimizin uyması uymayanları da uyarması gerekiyor. Neticede hepimizin geleceği söz konusu.
Yeni yılın size, sevdiklerinize ve sizi sevenlere sağlık, sevgi ve başarı dolu muhteşem günler getirmesini diliyorum.
Güzel günlerde buluşmak dileğiyle. Mutlu ve sağlıklı kalın.