ZAFER SIRAKAYA TBMM’DE ALMANYA’YA GÖÇÜ ANLATTI
AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Komisyonu Başkanı Zafer Sırakaya’nın Türkiye ve Almanya arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 60’ncı sene-i devriyesi nedeniyle TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma şu şfadelere yer verdi.
“Sirkeci’den tren gider,
Evim, barkım viran gider,
Sirkeci’den tren gider,
Vagon gider, derdim gider.
Gurbet elde bir başıma,
Varım yoğun alır gider.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
1961 yılında tahta bavullarla yola çıkan insanımızı, anne ve babalarımızı bu mısralarla anlatmış şair Ali Akbaş…
İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın istihdam ihtiyacını karşılamak üzere, bundan tam 60 yıl önce, 30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye ile Almanya arasında bir işgücü anlaşması imzalanmıştır.
1961’den bugüne vatandaşlarımız başta Almanya olmak üzere yaşadıkları ülkeleri, o ülkenin insanlarıyla birlikte inşa etmişler, ülkeye sadece ekonomik yönden değil insani yönden de zenginlik katmışlardır.
Üç gün sonra 60. yılını geride bırakacak olduğumuz bu göç süreci; inişleri ve çıkışlarıyla, hüzünleri ve sevinçleriyle, zorlukları ve umutlarıyla değerlendirdiğimizde genel anlamda tarihe adını yazdıracak bir başarı öyküsüdür.
Birinci nesildeki Türkiye’ye kesin dönüş hayali, zamanla değişime uğramış, bugün 3 ve 4. nesilde ise kesin kalışa dönüşmüştür. 60 yıl önce, işçi olarak Almanya’ya giden vatandaşlarımızın çocukları ve torunları bugün hayatın artık her alanına damgalarını vurarak önemli katma değer sağlamaktadır.
Değerli Milletvekilleri,
Göç sürecinde başarı öykülerinin yanı sıra sorunların da yaşandığı muhakkaktır. Bunların başında ise soydaşlarımızın Avrupa’da karşı karşıya kaldığı ayrımcılık, ırkçılık ve İslam düşmanlığı gelmektedir.
1984’ten 2020 yılındaki Hanau saldırısına kadar son 36 yılda Almanya’da gerçekleştirilen ve vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı terör eylemlerinde 31 vatandaşımız hayatını kaybetti. Saldırılarda yitirdiğimiz vatandaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Bugün hala ne yazı ki, bir yandan insanlar hayatını yitirmekte, diğer yandan ibadethanelerimiz ve derneklerimize saldırılar devam etmektedir.
Alman makamlarının yaptığı açıklamalara göre, Müslümanlar’a ve Müslüman kurumlarına yapılan ve kayıt altına alınan saldırıların sayısı 2019 yılında 884, 2020 yılında ise 901’e ulaşmıştır.
Gerçekleşen saldırılar yetmezmiş gibi, vatandaşlarımızın özellikle Fransa ve Avusturya’da ötekileştirici bir kimlik politikası ile karşı karşıya olunduğu gözlemlenmektedir.
Özellikle yeni nesillerimizde Türk ve Müslüman kimliğin oluşması, korunması ve yarınlara aktarılmasında önemli görevler üstlenen sivil toplum kuruluşlarımızın, Türkiye ile gönül bağlarının bulunmasından dolayı sanki “marjinal”, ve hatta bir suç örgütü gibi değerlendirildiklerini üzüntü ile gözlemlemekteyiz.
Altını çizmek isterim ki, yaygınlaşan bu ırkçı tutumun resmi devlet kurumları tarafından desteklenmesi Avrupa’nın geleceği adına endişe vericidir.
Şundan kimsenin şüphesi olmasın: Biz Türkiye olarak kutsallarımıza yönelik her türlü baskı, ayrımcılık ve insanlık dışı muamelelere karşı mücadelemizi kararlı bir şekilde uluslararası platformlar da dahil, her yerde sürdüreceğiz.
Saygıdeğer Milletvekilleri,
İşgücü göçünün 60. seneidevriyesinde bu sorunların yanında tabi ki olumlu gelişmeler de yaşanmaktadır. Almanya’yı yeni vatan edinmiş soydaşlarımız, Türkiye ile Almanya arasında köprü fonksiyonu görmektedir.
Almanya’daki kuruluşlarımız pandemi döneminde adeta maske üretim atölyelerine dönüşmüştür. Maskelerin üretiminde fedakâr Türk hanımlarını, dağıtımında ise gençlerimizi, üstün gayretlerinden dolayı bir kez daha Gazi Meclisimiz’in kürsüsünden tebrik ediyorum.
Son 20 yılda kurumlarımız vasıtasıyla Almanya’daki vatandaş ve soydaşlarımıza eğitim, dil, din, kültür ve sosyal alanlarda geçmiştekinden daha fazla hizmetler götürebilmekteyiz. Konsolosluklarımıza erişim kolaylığı, seçme ve seçilme hakkı, yurtdışı temsilciliklerinde seçim sandıklarının kurulması, yurtdışındaki gençlerimizi organizasyonlarla ülkemize getirerek tarihlerini, kültürlerini ve medeniyetlerini yakından görmelerinin sağlanması soydaşlarımıza gösterdiğimiz önem ve alakaya işaret etmektedir.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarına, seçim beyannamesinde, onlara dokunacak şekilde yer veren tek siyasi parti olan AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak; insanımızın ülkemize olan aidiyet bağının gelişmesi, kendilerinin ülkemizde kimi mevzuatlardan kaynaklı sorunlarının tez zamanda giderilmesi ve haklarının TBMM’de sürekli takibinin sağlanması amacıyla daimi bir komisyonun oluşması için çalışmalarımızı aralıksız sürdürmeye kararlıyız.
Sözlerime son verirken, bu gazi kürsüden bir kez daha yurtdışında vatan aşkıyla yanan, Türk bayrağı gördüğünde gözleri parlayan her bir kardeşimizi en kalbi duygularımla selamlıyor, yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.