30 Ekim 1918’de yenilgiyle sonuçlanan 1.Dünya Savaşı sonrası, Mondros Ateşkesi imzalanmış; ordularımız dağıtılmış, memleketin pek çok yeri işgal edilmeye başlanmıştı.
Halk, Kuva-yı Milliye adında direniş örgütleri kurarak işgale direnmeye çalışırken, 19 Mayıs 1919’da Büyük Önder Atatürk,Samsun’dan bağımsızlık mücadelesini başlatıyordu.
Samsun ve Havza’dan sonra gittiği Amasya’da genelge yayımlayarak önce Erzurum daha sonra Sivas’ta kongreleri toplamış ve ardından Ankara’ya geçmişti.
23 Nisan 1920’de açtığı Türkiye Büyük Millet Meclisi ile bir yandan önemli savaşlar verebilecek düzenli orduyu kurarken bir yandan da siyasi ve diplomatik hamleler yapıyordu.
Yaklaşık 3,5 yıl süren”Kurtuluş Savaşı” sırasında,hem iç ayaklanmaları bastıran hem de işgal güçlerine karşı ”Sakarya Meydan Muharebesi” ve ”Büyük Taarruz” gibi dünya tarihine geçen savaşları kazanan Türk ulusu, Başkomutan Atatürk’ün önderliğinde onurlu bir bağımsızlık mücadelesi verip, adeta küllerinden yeniden doğmuştur.
Büyük Türk ulusu, Kurtuluş Savaşı sonrası, esaret demek olan Sevr Antlaşmasını yırtıp çöpe atmıştır.
Türkler, canla, kanla ve acıyla her türlü zorlukla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ile bütün dünyanın ezilen halklarına da örnek olmuştur.
Cumhuriyet sayesinde Türk insanı, ”kul” olmaktan kurtulup, devletin eşit birer vatandaşı olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin özü, çağdaş uygarlık, akıl, bilim, demokrasi ve tam bağımsızlıktır!
Atalarımıza minnettarız.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!
Erkan Temizkanoğlu
Anadolu Üniversitesi Tarih Bölümü 3.sınıf öğrencisi