Rabbimizin âlemlere rahmet olarak seçip gönderdiği Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.)‘in getirmiş olduğu ilahi mesajı anlamak, ortaya koyduğu eşsiz örnekliği özümsemek, ona duyulan engin ve içten sevgiyi gönüllerden sözlere ve toplumsal bilince aktarmak düşüncesiyle her yıl Müslümanlar, onun dünyayı şereflendirmesinin yıl dönümünü Mevlid Kandili olarak kutlamaktadırlar.
Onun ümmetinden olmak, elbette ki sadece onun varlığından ve doğumundan haberdar olmak değil, onun sağlığında ashabına takdim öğrettiği değer ve ölçüleri zaman ve mekân sınırlarının ötesinde kendi dünyamıza taşımak ve onun şaşmaz rehberliğine sımsıkı sarılmaktır. Çünkü onun örnekliği sadece kendi dönemi ve bölgesiyle sınırlı olmayıp, bilakis zamanın her dilimine ve dünyanın her bölgesine hitap edecek kuşatıcılık ve genişliktedir. Bu bağlamda Mevlid Kandili, Hz. Peygamber’in yol gösterici öğütlerini anlamanın ve ona en hayırlı ümmet olma şerefine nail olma gayretiyle yenilenmenin zamanıdır.
Öteden beri özelde Müslümanlar genelde insanlık için ele alınması önem arz eden konuları gündeme taşıyarak toplumsal bir duyarlılık ve hassasiyete vesile olmayı görev kabul eden DİTİB, 2019 yılı Mevlid-i Nebi Haftası temasını “Peygamberimiz ve Aile” olarak belirlemiştir.
İnsanoğluna huzur ve sükûnet veren, çocuklar ve temiz rızıklarla güzelleşen kutsal bir birliktelik olan aile, Rabbimizin en güzel nimetlerinden ve yeryüzündeki ayetlerinden biri olup onun rahmeti ile sevgi, saygı, şefkat ve muhabbete erişen bir kurumdur. Bireyleri olumsuzluklara, tehlikelere karşı koruyan sağlam ve güvenli bir liman olan aile, toplumun en küçük fakat en önemli yapıtaşı, hayatın bütün aşamalarına etki eden başlangıç noktasıdır.
Dinimiz İslam “aile”de, adaletin, ahlakın, fedakârlığın, sorumluluk bilincinin, istişarenin, karşılıklı yardımlaşma ve anlayışın hâkim kılınmasını; eşlerin birbirine güven duymasını ve bağlılık göstermesini; sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntıların paylaşılmasını tavsiye etmiştir. Aileye dair bizlere en güzel rehberliği sunan Peygamberimiz de, tüm aile fertlerine daima merhametle, adaletle, iyilikle, güzellikle ve şefkatle davranarak aile ilişkilerinde ülfet ve muhabbetin korunmasına önem vermiş; aile kurumunun müstesna bir değere sahip olduğunu, aile mefhumuna karşı gösterilmesi gereken özenin, ehemmiyetin ve saygının insanı nasıl değerli kıldığını en güzel şekilde göstermiştir. Onun rehberliği ve mücadelesiyle; merhametin, erdemin, hikmetin kaybolduğu karanlık bir dönem; ilmin, adaletin, merhametin aydınlığında asr-ı saadete dönüşmüş; cahiliye girdabında yolunu ve değerlerini kaybeden insanlar onun tavsiyelerine uyarak, anne olmanın, baba olmanın, evlat olmanın ve dahası aile olmanın huzuruna vasıl olarak erdemin, ahde vefanın ve güzel ahlakın en güzel örnekliğini sergilemişlerdir.
İhsan, adalet, merhamet gibi değerler üzerine inşa edilen ailede kadın ve erkeğin birbirleri üzerinde hak ve sorumlulukları olduğunu defalarca dile getiren Rahmet Peygamberi, özellikle kadınlara iyi muamelede bulunulmasını, şiddeti besleyen her türlü kötü söz ve davranıştan uzak durulmasını, eşlerin birbirine güven duyup bağlılık ve sadakat göstermesini, ortaya çıkması muhtemel problemler karşısında sabırlı ve anlayışlı davranılmasını tavsiye buyurmuştur. O, “Sizin en hayırlınız eşlerinize karşı en hayırlı olanınızdır.” buyurarak mümin erkeklerin, ailenin korunması ve devamlılığının sağlanması noktasında ailelerine iyilik ve güzellikle muamele etmedeki sorumluluklarına vurgu yapmıştır.
Ancak bugün aile kurumunun; her türlü değerin itibarsızlaştırılması, bencilliğin ve çıkar ilişkilerinin girdabı içinde huzur ve sekinetin kaybedilmesi, sevginin maddi kaygı, özenti ve gösterişe feda edilmesi; popüler kültürün, lüks, tüketim ve güç tutkusunun tetiklediği dünyevileşme hastalığının hayatı çepeçevre kuşatması sebebiyle, oldukça hasar aldığına maalesef şahit olmaktayız. Aileyi hedef alan ve aile içinde yaşanan sorunlar hepimizi etkilemekte ve sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de tehdit etmektedir. Kitle iletişim araçlarının gelişimi, değer ve sınır tanımaksızın aile mahremiyetini, aile bireylerinin haklarını ve ailenin saygınlığını zedelemekte; sadakatsizlik, vefasızlık, tahammülsüzlük, bilinçsizlik ve şiddet gibi sebeplerle ailelerimiz ciddi anlamda zarar görmekte; sevgi ve rahmetin merkezi olan aile, şiddet ve nefretin mekânı haline gelmektedir.
Bu nedenle ailenin kurulması, korunması ve sağlıklı bir şekilde geleceğe taşınması bağlamında toplumun korunması hepimizin sorumluluğudur. Birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet ve şefkat göstererek bütünleşme konusunda “bir vücudun organlarından farksız olan” bir toplum oluşturmakla görevlendirilen Peygamberimizi anmak, sorumluluklarımızı hatırlamaktan bağımsız düşünülemez. Bugün körelmeye yüz tutmuş hassasiyetler, ubudiyeti unutmuş zihinler, hırs, tamah, kibir ve güç tutkusuyla kararmış kalpler, belleğini yitirmiş, medeniyetinin değerlerini heba etmiş toplumlar onun mevlidini idrak ederek Peygamber Efendimiz’in örnekliği ve rehberliğiyle yeniden bir doğuşa muhtaçtır.
İdrak ettiğimiz Velâdet-i Nebi’nin başta İslâm dünyası olmak üzere bütün insanlığa esenlik getirmesini, Peygamberimizin gösterdiği aydınlık ve rehberliğin hep yolumuzu ve gönlümüzü aydınlatmasını, bütün insanlığın Peygamber Efendimizin yüce örnekliğinden hakkıyla nasibdar olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyor, Almanya’da yaşayan din kardeşlerimin Mevlid Kandilleri’ni en içten duygu ve dualarımla kutluyorum.