Memleketlerinde izin yapmak için yola düşmeye hazırlanan gurbetçilere emeklilik, askerlik ve cep telefonu kayıt ücretleri konusunda yapılan değişiklikler şok yaşatıyor.
Avrupa’daki Türklere seçme hakkı verildiğinde hepimiz sevinç çığlıkları atmış, manşet manşet haberler yapmıştık.Fakat gözümüzden kaçırdığımız bir şey vardı. Bize verilen seçme hakkıydı sadece. Yani parti liderlerimizin, parti meclisimizin belirlediği adaylara oy verecektik. Onlar da gidip bizim haklarımızı mecliste savunacaklardı. Halbuki Türk siyaset anlayışında milletvekillerinin, genel başkanların ve parti gruplarının aksine bir eylem içesinde bulunmaları imkansızdı.
Adayları onlar belirledi, biz oy verdik, seçtik ve meclise gönderdik. Bizim hakkımızı savunup savunmadıklarına siz karar verin. Ben yazarsam bana kızan çok oluyor.
Gelelim şimdi asıl meseleye: Ülkemiz için en son oyu partili cumhurbaşkanlığı için kullandık ve sistem değişti. Artık 4 yıl daha bize ihtiyaçları yok. Nerede o her hafta akın akın bizi ziyaret eden milletvekilleri, esnafa çiçek dağıtan, salonlarda, restoranlarda bizimle görüşüp isteklerimizi, sıkıntılarımız not alan milletvekilleri?
Bu vekillerin size teşekkür ziyaretinde bulunduğunu ben duymadım, siz duyduysanız yazın.
Biz zaten yıllardır, fabrika kuracak olan, yeşil, mavi kırmızı sermaye holdingler tarafından sömürülmüş gariban gurbetçileriz.
Son yıllarda ağzımıza bir parmak bal çalındı, şimdi onu da elimizden almaya çalışıyorlar. Ballı bir emeklilik yasası çıkartıp ülkeye döviz girdisi sağlayan yöneticiler olayın astarının yüzünden pahalıya geldiğini fark edince şimdi yasayı değiştirmeye hazırlanıyor. Zaten bu kazanç haksızdı ve ülkeye yük getireceği belliydi. Hacısı, hocası, domuz eti yemeyen, alkolden, haramdan uzak duran herkes kredi çekip hiç çalışmadan Türkiye’den emekli oldular. Hatta buldukları sahte iş yerleri işin farklı bir boyutu. Hele bir gün bir arkadaştan bir teyzemizin laboratuvarda çalışmış gösterildiğine çok şaşırmıştım. Neyse biz susarız, STK’ lar susar, vekiller susar ve yasa geçince hepimize geçmiş olsun.
Yıllardır iniş çıkış yaşayan dövizle askerlik meselesi iyice çıkmaz sokak haline geldi. Her zaman söyledim ve yazdım: “Vatan borcu dövizle değil, kanla, canla ödenir.” Ülkemizde vatan evlatları kanlarıyla toprağı sularken birilerinin dövizle askerlik yapması çok yanlış. Evet biz burada yaşıyoruz ve bizim için bu yasa çıkarıldı. 10 binler, 6 binler, seçim öncesi 1000 Avro olunca en muhalifler bile iktidar partisinden taraf oldular. Haa bir de bunların profillerine baksan hepsi kahraman. Biz böyle dantelli kefen giyen kahraman çok gördük.
Şimdi hazırlanan yasa ile askerlik yeniden 5 bin küsür Avro oldu.
Bu iki şok yetmezmiş gibi gurbetçiler üçüncü şoku cep telefonu maktu harç tutarında yaşadılar. Yurt dışından yolcu beraberinde getirilen cep telefonu maktu harç tutarı, 500 liradan bin 500 liraya yükseldi. Söz konusu tutar, zamanında 100 TL iken 8 Kasım 2018 tarihinde yayımlanan kararla 170,7 liradan 500 liraya çıkarılmıştı. Buna göre, yurt dışından getirilen telefonlar, kayıt ettirilmez ise 120 gün sonra kullanıma kapatılacak.
Yurt dışı oylarıyla seçilen üç milletvekillinden biri çıkıp da “Buradaki gençler bu paraları ödeyemez, farklı bir formül bulun, bunları bir ay olsun askere alın, vatan, millet, bayrak, nedir öğrensin.” dedi mi? “Telefon harç zammı ve gurbetçilere emeklilik kapılarının kapanması ile bize güvenip oy veren vatandaşlarımızı mağdur ediyoruz. Bu zamlar son açıkladığımız seçim beyannamesi ile zıtlık arz ediyor.” dedi mi?
Ya da hangi üst STK örgütü çıkıp bir açıklama yaptı? Hiçbirinden ses seda yok. Kahvaltı, gece, okey, batak, maça devam. Baksan, hapsi çok faal. Çünkü hepsi Türkiye’deki partilerin arka bahçesi. Geçin öyle “Biz Alman mahkemelerinin yasalarına göre kurulduk” açıklamalarını. Hangisinin başkanını genel kurul seçiyor?
Biz uyumaya devam ettiğimiz müddetçe daha çok yasa çıkar, biz de ağzımız açık bakarız.
Son olarak, hükümetimiz bence o kadar yüksek oy verdik diye bizi mükafatlandırdı. Haksız kazanç elde etmekten kurtardı.
