Gurbetçi mi, Avrupalı Türk mü? 

Son zamanlarda bir hayli yazıldı çizildi: Yeni yasalar, olması gerekenler, verilen vaatler, olamayanlar ve olmaması gerekenler. Öncelikle bir konuyu irdelememiz ve açığa çıkarmamız gerekir diye düşündüm. Sosyal medyada paylaştığım bir yazı direk hedef gösterilmese de kelime kullanımı açısından eleştiri aldı kanaatindeyim. Yazımda bizlerin Türkiye’de “Gurbetçi”, Almanya‘da “Yabancı” hatta “Almancı” deyimi ile tanımlandığımızı ifade etmiştim. Meğer biz kendimize gurbetçi derken kendimizi aşağılıyor, eksik hissettiğimizi vurguluyormuşuz. Henüz 16 Ağustos olmadı ama bunu okuduğumda bir yaşıma daha girdim. Ne demek aşağılamak, eksik hissetmek? Kelime anlamı nedir ki gurbetçinin? Doğduğu yerden gidip doyduğu yerde yani başka bir şehre yada ülkeye yerleşmiş vatandaştır. Ben bizim insanımız kadar kendi içinde kavga eden, eleştiren, birbirini beğenmeyen ve hatta hor gören başka bir millet görmedim maalesef. Siz şimdi o kadar yazılan ve eleştirilen konular içinde iki kelimeye mi takıldınız? Sorsam her şeyi en iyi siz bilirsiniz,  vardır ya öyleleri hani şu burnundan kıl aldırmayan, kimseyi beğenmeyen tipler. Bence sizin üslubunuz genelde küçümseyici. Neymiş bizler artık Avrupalı Türklermişiz. Allah Allah sizi bilmem ama biz zaten Avrupalıyız. Cennet vatanımızın bir bölümü Avrupa’dadır bizim.  Buraya uzun yıllar önce yerleşmiş olsak da, yaşantımızı burada idame ettiriyoruz, hatta Alman vatandaşlığına geçsek de “Gurbetçiyiz” biz! Siz buyurun Avrupalı Türk olun, bizler bir gün vatana dönmek hayali ile avunan gurbetçi kalalım. Belki de çoğumuzun hayali ilk gelenler gibi yaz kış oturabileceğimiz deniz kıyısında bahçeli bir evdir, kim bilir? Siyasilere söylemekten ve bu konuyu savunmaktan asla vazgeçmeyeceğim: Lütfen bizleri sadece seçim öncesi hatırlamayın. Vaatlerinizi seçim sonrası unutup, ülke ekonomisine katkı sağlamak için biz gurbetçileri zor durumda bırakmayın. Verdiğiniz hakları elimizden almayın ve istikrarlı olun lütfen.