Ailesinde Depresyon Hastası Bulunanlar Nasıl Davranmalıdır?
Ailesinde depresyon hastaları bulunan kişilerin bu süreçte yapıcı bir rol oynaması, hem depresyondaki birey hem de yakın çevresi için çok önemlidir. Depresyon, sadece moral bozukluğu ya da geçici bir üzüntü hali değildir, beyindeki kimyasal dengenin bozulması sonucu ortaya çıkan ciddi bir zihinsel sağlık problemidir. Dolayısıyla bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetmek, bilimsel yaklaşımlar ve manevi destekle mümkün olabilir.
Psikolojik Açıdan
1. Depresyonun Bir Hastalık Olduğunu Kabul Etmek: İlk olarak, depresyonun bir hastalık olduğunu kabul etmek gerekir. Depresyondaki bireyler, genellikle düşük serotonin, dopamin gibi nörotransmitter seviyelerine sahiptir. Bu da onların enerji seviyelerini, uyku düzenlerini, iştahlarını ve genel ruh hallerini olumsuz etkiler. Yapılan araştırmalar, depresyonun beyindeki kimyasal dengesizlikten kaynaklandığını ve bu biyolojik durumun düşünce kalıplarını, duygusal tepkileri etkilediğini göstermektedir. Örneğin, Harvard Tıp Fakültesi’nde yapılan çalışmalar, serotonin düzeyinin beyin fonksiyonlarını doğrudan etkilediğini ve depresyondaki bireylerin beyin yapılarında gözlemlenebilir değişiklikler olduğunu ortaya koymaktadır.
2. Destekleyici Bir İletişim Kurmak: Ailesinde depresyon hastası olan kişilerin yargılayıcı ve suçlayıcı olmaktan kaçınması çok önemlidir. Depresyondaki bir kişiye sürekli “Toparlan” ya da “Güçlü ol” gibi ifadeler kullanmak, bireyin kendini yetersiz hissetmesine neden olabilir. Bunun yerine, onların duygularını anladığınızı hissettiren bir dil kullanmak önemlidir. Bilimsel çalışmalar, özellikle empatik dinlemenin depresyon hastaları üzerinde olumlu bir etki yarattığını göstermektedir. Empatiyle dinlenen bireylerin, tedaviye daha açık oldukları ve kendilerini daha değerli hissettikleri saptanmıştır.
3. Profesyonel Yardım Almayı Teşvik Etmek: Depresyon, genellikle kendi kendine geçebilen bir rahatsızlık değildir ve profesyonel bir tedavi gerektirir. Aile bireylerinin, sevdiği kişiyi psikolojik danışmanlık, terapi ya da psikiyatrist desteği almaya teşvik etmesi önemlidir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve doğal ilaç tedavisi, depresyon tedavisinde etkin bir rol oynar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, tedavi edilen depresyon hastalarının %80’inde semptomlar belirgin bir şekilde azalır.
4. Sabırlı ve Anlayışlı Olmak: Depresyon tedavisi zaman alabilir ve hastalığın inişli çıkışlı bir seyri olabilir. Depresyondaki bireylerin kötü günlerinde bile onlara destek olmak, tedavi sürecinde önemli bir fark yaratır. Araştırmalar, depresyon hastalarının aile desteği aldıklarında tedaviye daha iyi yanıt verdiğini göstermektedir. Sevgi dolu bir yaklaşımla “Yanındayım” mesajı vermek, bireyin kendini daha güvende hissetmesine ve iyileşme sürecine katkıda bulunur.
İslami Açıdan
İslam, hastalığı bir imtihan olarak görür ve bu süreci sabırla atlatmanın büyük bir ecir olduğunu belirtir. Ayrıca, İslam’a göre kişinin yakınlarına destek olması, Allah katında değerli bir davranış olarak kabul edilir. Aile bireyine yardım etmenin ve ona manevi destek sağlamanın bir tür sadaka olduğu ifade edilir. Depresyon sürecinde olan bireyler için manevi destek, duygusal iyileşme açısından çok önemli olabilir.
1. Tevekkül ve Dua: Depresyondaki birey için dua etmek ve Allah’a tevekkül etmek, manevi bir güç kaynağıdır. Kuran-ı Kerim’de, zorlukların sonrasında bir kolaylığın olduğu ifade edilmiştir: “Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır” (İnşirah Suresi, 6). Bu ayet, sabırlı olmayı ve zorlukların geçici olduğunu hatırlatır. Özellikle depresyon döneminde, bu ayetler bireylerin umudunu diri tutmalarına yardımcı olabilir.
2. Sosyal Destek ve Empati: İslam, yardımlaşmayı ve dayanışmayı teşvik eder. Depresyon gibi zor bir durumda olan bireylere sabır göstermek, onları dinlemek ve dualarla desteklemek, manevi açıdan huzur bulmalarına katkı sağlar. Depresyon hastalarının yalnız olmadıklarını hissetmeleri, iyileşme süreçlerinde manevi bir güç kazanmasını sağlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hasta ziyaretini teşvik ederken bunu aynı zamanda bir ibadet olarak da değerlendirmiştir. Bu yaklaşım, depresyondaki kişilere moral desteği sağlama anlamında aile bireylerini teşvik edici bir unsur olabilir.
3. Manevi Destek Olarak İbadet ve Meditasyon: Meditasyon ve ibadet, zihin sağlığını olumlu yönde etkileyen eylemler arasında yer alır. Yapılan araştırmalar, namaz gibi ibadetlerin ya da meditasyonun stres ve kaygı seviyelerini azalttığını göstermiştir. İslam’da namaz, zikir gibi ritüeller, kişinin ruhen rahatlamasına vesile olur. Meditasyonun bir türü olan zikir ile, birey zihnini ve ruhunu sakinleştirebilir. Bu da depresyonun ağır yüklerini hafifletebilir.
Özetle, depresyondaki bir aile bireyine destek olurken, hem bilimsel hem de manevi yöntemlerle sürece katkı sağlamak önemlidir. Bu süreçte sabırlı olmak, empati kurmak ve depresyonun gerçek bir hastalık olduğunu kabul etmek; ayrıca tevekkül, dua ve manevi destekle kişinin iyileşme sürecine katkıda bulunmak, tüm ailenin ruhsal sağlığını koruyabilir.
Kübra Hülya Arıcı Sorrentino
Psikolojik Danışman/ Eğitmen/ Yazar