CAN OLALIM
Bizler yaratanın yarattığı en üstün varlıklarız. Hiçbir canlıya bahşedilmemiş üstünlükler bize verilmiştir. Bu üstünlüğümüzden dolayı görünmez ve günahsız varlıklar olan melekler bile bize hizmet etmeleri için görevlendirilmişlerdir ve şeytan hariç tüm melekler buna itaat etmişlerdir.
Peki biz insanoğlu, böyle üstün bir varlık olarak, birbirimize nasıl davranıyoruz. Yeryüzünde mevcut olan insanların hepsinin Âdem ve Havva’dan geldiğini biliyor ve kabul ediyoruz. Dolayısıyla yeryüzünde bulunan her insan kardeştir diyoruz. Gelin görün ki, bunlar sadece iki dudağımızın arasında bir cümle olarak kalıyor ve hayatımıza yansımıyor.
Bugün dünyanın dört bir köşesinde aynı toplumun, aynı teorinin savunucusu bireyler, kendi şahsi menfaatleri için birbirleri ile kavga hatta savaş içindeler. Nedense hepimiz “medeniyim” demesine karşın; medenice, bir konu üzerinde tartışamıyor ve ortak bir paydada buluşamıyoruz.
Zaman zaman güzel dostluklar kurma yolunda attığımız adımlar, bir zaman sonra bizi yoruyor mu ki, nerden inceyse oradan kırılsın diyerek mücadeleden vazgeçiyoruz? Dostluklarımızı korumak için belki susmamız gerekirken, karşımızdakinden daha çok bağırıyoruz. Haklı ve haksız olmamız önemli değil, bir dost kaybetmemek adınadır bu susuş. Karşımızda ki insanı ön yargı ile hareket edip, anında yargılıyor ve hayatımızdan siliyoruz. Oysa susup, onu dinlesek belki de hayatımızın hatasını yapmaktan kendimizi alıkoymuş olacağız.
Şu sokaklarda başıboş gezen kedi, köpekleri görüyor musunuz? Onlara sadece basit birer hayvan diye bakmayın. Onlara bizler gibi akıl verilmemiş. Ama bakın nasıl doğada doğa kanunları çerçevesinde dostluk içindeler. Nasıl birbirleriyle anlaşıyorlar. Nasıl uyum içindeler. Peki biz bunlar kadar olamaz mıyız? Şimdi sinirlenip; “Yaaa, MAliDA bize sen ne demek istiyorsun, biz hayvandan da aşağı mıyız?” dediğinizi duyar gibiyim. Tabii ki, sözüm meclisten dışarı. Tabii ki dünya yüzeyinde kurulmuş çok güzel dostluk bağları var.
Ben iki insan arasında kurulmuş olan dostluk bağına bir köprü gözüyle bakarım. Temelinde sevgi, saygı, güven ve anlayış olan bu köprülerin uzun yıllar yıkılmadan ayakta kalabilmeleri sizin elinizdedir. Köprüler gelip üzerlerinden geçilsinler diye inşa edilmişlerdir. Öyleyse kurulan bu köprülerin amaçlarına uygun hizmet etmelerini sağlayınız. Dostunuza gidiniz, onu ziyaret ediniz, gönlünü alınız. Kendinizi unutturmayınız. Karşı taraftan beklemeyin. İlk adımı siz atın, kaybedecek neyiniz olabilir ki, ama eminim çok şey kazanırsınız.
Ben dostluğumu pekiştirdiğim kişilere CaN diye hitap ediyorum. Bu kelimeyi sizler de kullanıyorsunuzdur. Bazen bana “can” ne demek ki diyorlar. Cevabım, dosttan bir adım önde, sevgiliden bir adım geride ama her zaman maneviyatıyla yanında olan insan demek. Hayatımda bu vasfa nail olmuş insanların sayısı şu Sait Sıtkı’nın “yolun yarısı” dediği yaşı on beş yıl daha geçmesine rağmen ne yazık ki iki elimin parmaklarının sayısını bulamadı. Şu an okuduğunuz ve gezindiğiniz sitenin ve devamında derginin ortaya çıkmasının esas amacı olmasa da temelinin altında bir taş da bu oldu. Yani CaN olanların gönül durağı olsun burası.
Koca Yürek oldum, yüreklerde dost oldum. İnsanlara yol gösteren oldum, sırdaş oldum. Bu insanların kimi hala yanımdalar, kimi ise unuttular. Hatta senelerimi verdiğim ve asla gitmeyeceğine inanarak, yüreğimi verdiğim ve CaN dediğim insanlar, zaman içinde şeytana uyup, sanal mutluluklar uğruna bir anda beni silebildiler. “Bak sende başaramamışsın” diyebilirsiniz. Hayır ben hiçbir şey kaybetmedim, “giden gider, kalan sağlar bizimdir” misali giden insanla onun istediği kadarıyla mücadelemi verdim. Ama onlar gitmeyi tercih ettiler, demek ki onlar sizin yanınızda olmayı beceremeyen, sizin can sevginizi hak etmeyenlermiş. Şimdi benim hayatımda, arkadaşlarım, dostlarım ve CaN’larım var. Onlar benim yanımdalar. Bazen bu canlarım olmazsa ben ne yapardım diye düşünüyorum. Sanırım içine kapanmış, hayata küsmüş biri olurdum.
“Ey beni bu hayatımda yalnız bırakmayan, her daim yanımda olan CaN’ım, CaN YARIM. Seninle kurduğumuz bu köprünün adı ne olursa olsun, temelini birlikte yoğurduğumuz sevgi, saygı, güven ve anlayış karışımı harç ile atmamız sayesinde hiçbir zaman yıkılmayacağına yürekten inanıyorum.
Bu anlamda senin ömür boyu yanımda olacağından da eminim. Dilerim sen de bir gün gelip, bir hiç uğruna benden uzaklaşmazsın. Rabbim tüm insanlara benim yaşadığım ve yüreğimin derinliklerinde hissettiğim bu sevgiyi hissetmelerini ve yaşamalarını nasip etsin.
Gelin ey insanoğulları şimdi sizler de elinize bir kâğıt, bir kalem alın ve hayatınızda CaN diyebileceğiniz insanlara birkaç satır bir şeyler yazıp onlara gönderin. Varlığınızı, sevginizi onlara hissettirin. Belki de o şu an kendi dünyasında büyük buhranlar yaşıyor ve senin bu iki satır yazın ile yeniden hayat bulacaktır.
Cansız, canansız kalmamanız dileğiyle … Eyvallah
Nam-ı diğer MAliDA “koca yürek”